Değmezsin..
Sana yazıyorum yine çünkü susmak, seni düşünmenin en azılı hali oluyor. Günün bir yerinde mesela bir kalemin ucu kırıldığında, yahut biri adımı yanlış söylediğinde. Sen aklıma düşüyorsun sanki bütün yanlışlıklar, senin adını doğru anmak için birer bahaneymiş gibi.
Biliyor musun, seni sevmek biraz saçma ama aynı zamanda çok mantıklı bir şeydi, çünkü insan bazen kendine rağmen sever. Bende öyle yaptım, kendime rağmen seni sevdim…
İyileşmek istemedim çünkü iyileşmek, seni unutmak olacaktı. Bir gün seni anlatacak olursam ki kimse inanmaz belki “adam değil, bir ihtimaldi” derim. Bir masanın kenarında unutulmuş sıcaklık bir cümlenin yarısında duraklayan ses tonun gibi… o kadar kırılgan, o kadar kalıcı. Bazen düşünüyorum; keşke sende bir kitap olsaydın. Altını çize çize okurdum seni bazı yerlerini yıpratırdım belki, ama aşka atmazdım. Sadece rafta dursa bile bilirdim orada, yani yanımda, şimdi her şey biraz yarım, biraz eksik… beni görmezden geldikçe, aslında kendinden kaçtığını anladım. Sustum; çünkü aşk, bazen gerçeği söylemekten değil, gerçeği beklemekten büyür…
Aramızda bir cümlelik mesafe var
Ne kadar uzatsamda, senin kadar olmuyor.
Sema İlkhan