Sadeddin ÖZGÜR

BANA KİMSE BİR ŞEY YAPAMAZ !

” BANA KİMSE BİR ŞEY YAPAMAZ ! “

Bayramların ikinci günlerini İstanbul’un mübarekleriyle bayramlaşmaya ayırırım. Mutlaka da Edirnekapı Şehitliği’ne uğrarım. Orası başka bir yer… Bambaşka bir yer… İstanbul’da oturuyorsanız, bir bayram günü Edirnekapı Şehitliği’nde mutlaka bulunun derim.

Bugün yine oradaydım. Sürekli Kur’an’ı Kerim okunuyor. Bambaşka bir hava var. Hüzünlü bir hava… Ama şehitlerin mezarları öyle düzenli, öyle güzel ki! Hepsinde de birbirinden güzel çiçekler var.
Şehitler arasında geziyorum. Üzerlerinden çıkan günlüklerden ya da mektuplardan bazı dörtlükler mezar taşlarına işlenmiş… Öyle içler acısı dörtlükler var ki…

Fatihalar okuyarak gezerken, birden dört ya da beş yaşlarında bir çocuk koşarak yanıma geldi. Büyük bir coşkuyla “Bayramın mübarek olsun amca!” dedi. Şaşırdım. Bakındım. Etrafta kimseler yok. Önce bazı mezarlıklarda su satan çocuklar olur, onlardan sandım, ama o tipte bir çocuk değildi. Sevimli mi sevimli, çok cana yakın bir şeydi. “Teşekkür ederim” dedim. “Senin de bayramın mübarek olsun kahraman” “Ver elini öpeyim amca” dedi. Öyle enerjik bir çocuk ki, şaşırttı beni. Ama çok da masum bir şeydi. Kanım kaynayıverdi. Elimi uzattım, büyük bir saygıyla öptü, alnına koydu. “Afferim sana” dedim. Elimi cebime attım. “Hayır!” dedi. “Para istemem” “Ama bayramda el öpen çocuklara büyükler bayram harçlığı verirler, adettir” dedim. “Olmaz!” diye diretti. “Annem izin vermiyor, kimseden asla para almayacaksın” diyor.
Maşallah! Maşallah! Ne kadar tatlı bir şeydi böyle…

Sağ cebime şeker doldurmuştum. Bir pança çıkarıp uzattım. “Şekere de hayır demezsin” dedim. Şekeri görünce gözleri parladı. “Yok onu alırım” dedi. Ama elini uzatıp içinden sadece bir tanesini aldı. “Al, al, hepsini al, sana çıkardım” dedim. Yine “Olmaz!” dedi. “Diğerlerini de başka çocuklara verirsin amca…”
Aman Allah’ım! Bu nasıl bir terbiye idi maşallah! Nasıl da tertemiz yetiştirilmiş bir çocuktu bu… Annesini-babasını merak ettim. “Sen nasıl geldin buraya? Kimin kimsen yok mu senin?” dedim. “Var amca” dedi. Eliyle ileriyi işaret edip, “Babamla annem orada…” dedi.

İşaret ettiği yere baktım, kimseler gözükmüyordu. Şaşırdım. “Hani neredeler?” dedim. “Gösterdiğin yerde ben kimseleri göremiyorum.” Tekrar eliyle ileriyi işaret edip, “Babam yatıyor, annem de başında oturmuş Kur’an okuyor amca” dedi. Sonra da ben şaşkın şaşkın bakarken, “Benim babam şehit!” dedi. “Ben şehit oğluyum amca.”
Aman ya Rabbi! Aman ya Rabbi! “Benim babam şehit! Ben şehit oğluyum” cümlelerini nasıl da büyük bir iştiyakla söylüyordu. Nasıl da övünerek söylüyordu. Ufacık bir çocuktu. Daha dört, hadi bilemedin beş yaşlarında bir şeydi!

Ben ne diyeceğimi bilmez bir şekilde yutkunup dururken “Bana bir şey olmaz amca” dedi. “Tabi olmaz yavrum” dedim. “Sen, çok kahraman bir çocuksun.” “Hayır!” dedi. “Kahraman, benim babam… O hep benim yanımda, hep beni koruyor. Onun için bana bir şey olmaz! Bana kimse bir şey yapamaz!”
Nefessiz kalmıştım. Dudaklarım titreyerek “Baban, sadece seni değil, bütün bir vatanı koruyor evladım” dedim. “Senin baban öyle bir kahraman ki, ne sana, ne de vatanımıza kimse bir şey yapamaz!”
Bir kuzu gibi, hoplaya zıplaya gitti. Çiçeklerden, mezar taşlarından belli olmuyordu ama dikkatlice bakınca annesini fark ettim. Şehit kocasının başında Kur’an okuyordu.

Daha fazla tutamadım kendimi… Koyuverdim… Ama nasıl ağlıyorum, nasıl ağlıyorum… Gözyaşlarım sular seller gibi…
Baktım… Bulutlar da ağlamaya başladılar. Ben ağlıyorum onlar ağlıyor, ben ağlıyorum onlar ağlıyor.
Bayağı bir ağlaştık….
Rabb’im şehitlerimizden razı olsun. Daha ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemez oldum.

 

Sadettin ÖZGÜR

(Çanakkale muharebeleri yazarı)

BANA KİMSE BİR ŞEY YAPAMAZ !

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Alucra Gazetesi, Alucra, Alucra Son Dakika Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

BİZİ TAKİP EDİN, HABERLERİ İLK SİZ OKUYUN